DASK sigortası olarak bilinen ve aslında adı dahil çeşitli yanlış anlaşılmalara yol açan Zorunlu Deprem Sigortası bir deprem ülkesi olan Türkiye için büyük bir çözüm unsuru olarak kabul edilebilir. Doğal Afet Sigortaları Kurumunun baş harflerinden oluşan DASK ibaresi aslında sigortanın kendisi değildir. DASK sigortası olarak yaygın şekilde kullanım alanı bulan sigorta türü, konutlar için geliştirilmiştir. 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu ile tanımlanan zorunlu deprem sigortası, konut sahiplerinin bir doğal afet olan deprem hasarları karşısında korunmasını sağlar.

DASK sigortası ile ilgili yanlış anlamalar sadece adı ile sınırlı değildir. Hangi binaların sigorta kapsamında teminat altına alınacağına dair oldukça yaygın yanlışlar vardır. Öncelikle bu sigorta türünün kentsel yerleşim alanlarındaki konutları kapsamına almak üzere oluşturulduğunu belirtmek gerekir. Bu çerçevede özel mülkiyete tabi ve tapuda kayıtlı taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilen binalar ile Kat Mülkiyeti Kanununda tanımlanan bağımsız bölümler DASK sigortası ile teminat altına alınır. Ayrıca bu binaların içerisinde yer alan ve mesken haricinde kalan ticaret birimleri ile büro ve benzeri işyeri amaçlı kullanılan bağımsız bölümler de zorunlu deprem sigortası güvencesine dahil edilir. Ancak kentsel yerleşim yerleri dışında kalan meskenler ve şehirlerde bulunmasına rağmen binanın tamamı ticari faaliyet için kullanılan bağımsız bölümlerin DASK sigortası güvencesine alınması mümkün değildir.
Zorunlu deprem sigortası veya yaygın bilinen adıyla DASK sigortası ile ilgili bir başka önemli yanlış anlama konusu hasar durumunda ödenecek tutar ile ilgilidir. Genel beklenti deprem sırasında hasara uğrayan konutun piyasa değeri üzerinden ödeme yapılması olmaktadır. Ancak DASK teminatları evin piyasada alınıp satıldığı değeri değil birimler üzerinden yapının kendisini koruma altına almak üzere oluşturulur. DASK yani zorunlu deprem sigortası, deprem ve deprem sonucunda oluşan yangın, infilak, tsunami ve yer kayması gibi doğal afetlerin doğrudan sebep olduğu maddi zararları, poliçede kayıtlı limitler dahilinde karşılar. Binaların temel, ana duvar, ortak duvar, bahçe duvarı, merdiven, asansör, çatı ve baca gibi yapısal bileşenleri teminat kapsamına alınır.
Özet olarak teminatın mahiyeti inşaatın kendisidir. Semt veya şehirden kaynaklı statü değerleri DASK teminatları kapsamında değildir. DASK sigortası düzenlenirken teminat tutarının doğru olarak yazıldığına dikkat etmek gerekir. Deprem hasarı oluşması durumunda Doğal Afet Sigortaları Kurumu poliçe üzerinde yazılı sigorta bedelinden fazla ödeme yapmaz.
DASK sigortasının evdeki eşyalar ile ilgili hasarları ödemesi de yanlış bilinen hususlardandır. Zorunlu deprem sigortası evdeki eşyaları ve diğer değerli malları teminat altına almaz. Bunun için ayrıca konut sigortası gibi kişisel sigorta unsurlarını devreye almak yararlı olacaktır. DASK sigortası yaptırmış olmak diğer sigorta poliçeleri ile ek teminatlar elde etmeye engel değildir.
Zorunlu deprem sigortası ile ilgili yanlış bilinen bir başka durum da kiracıların oturdukları konutlar için DASK sigortası yaptırabileceğidir. Oysa DASK kiracı tarafından kendi adına yaptırılamaz. Ev sahiplerinin sigorta ettiren sıfatıyla yer alacağı poliçelerde ödemeler hak sahibi olarak tanımlanmak zorunda olan ev sahibine yapılır. Dolayısıyla kiracının herhangi bir hak talebinde bulunması mümkün değildir. Konut sigortası ise kiracılar tarafından eşyalarını teminat altına almak için yaptırılabilir.
Zorunlu deprem sigortası primlerinin ve teminat tutarlarının sabit olduğu ve herkesin aynı primi ödeyip aynı teminata sahip olduğu yönündeki bilgiler de yanlış bilinenler arasındadır. DASK sigortası tarifesi 7 risk bölgesi ve 2 farklı bina kategorisi üzerinden oluşturulur. Betonarme yapılar ve diğer yapıların risk tanımı farklı olan DASK teminatları için maksimum tutar belirlenir. Ancak her konut için aynı teminat miktarı söz konusu değildir. Deprem riski yüksek olan bölgelere gidildikçe benzer nitelikteki konutlar için daha yüksek sigorta primi ödemek gerekir.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?